Bugüne kadar yaptığım gerek kişisel gerek iş tüm seyahatlerimde takıntılı şekilde bir ön hazırlık
dönemi geçirmişimdir hep. Bazen abartı düzeyine ulaşsa da , bu detayları önceden planlamanın kısıtlı sürelerde geçirilecek gezilerde hayatı kolaylaştırdığını söyleyebilirim.
Route 61`i de kafamda ilk kurgulamaya başladığımda, öncelikli yapılması gerekenler hemen gözümün önüne gelmişti. Gidilecek en uygun dönem , erken uçak bileti alma avantajları, otel rezervasyonları , kiralık araba , hava durumu, takip edilmesi gereken rota, konaklanacak şehirler, canlı müzik mekanları , bu mekanlarda hangi gün kimin çaldığı gibi gibi ...
Aslında geçmişte tüm bu hazırlıklar için uzun zamanlar ayırıp çok daha fazla uğraş vermek gerekirken , günümüzde internetin nimetlerini kullanarak oturduğumuz yerden yapabiliyoruz tüm programı. O nedenle artık ön hazırlık takıntılarımın üstesinden daha kolay ve çabuk gelebiliyorum.
Ancak Blues Highway'de hakkını vererek seyahat etmek ve biraz olsun yolculuğun ruhuna girip daha fazla keyif alabilmek için farklı hazırlıklar yapmalıydım. Gezinin ana başlığını Caz ve Blues olarak belirleyince bu müzikler hakkında temel düzeyde de olsa bilgilenmek gerekiyordu. Kısa bir kaynak taraması sonucunda Türkçe basımı yapılmış iki kitaba ulaştım.
İlki Joachim E. Berendt`in Caz Kitabı. Oldukça detaylı bilgilerle, başlangıcından bugüne kadar tüm cazı kapsayan , caz stillerinden önemli müzisyenlere , cazın ögelerinden çalgılarına kadar detaylandırılmış bilgilere ulaşılabilecek çok güzel bir kaynak. Sonuna eklenen diskografi bile başlı başına bir caz tarihi. Kitabı bir solukta okuyup bilgileri özümsemek pek mümkün değil. (586 sayfa ) Zaten ben de tümünü bitiremeden atlaya atlaya geçtiğim sayfalardan caz hakkında ana bir görüş sahibi olmayı amaçladım ilk etapta. Daha sonra detaylar için kesin döneceğim ama.
İkinci seçtiğim kaynak ise biraz daha spesifik olarak sadece Blues üzerine yazılmış bir el kitabı.Yazarı Gerard Herzhaft. Blues'un doğuşundaki tarihsel ve sosyolojik ortamı çok güzel özetleyerek adeta bize 1800 li yılların son döneminden başlayıp bugüne kadar süregelen bir müzik masalı anlatıyor. Masalın ana kahramanları olan onlarca Blues efsanesini tek tek akılda tutmak pek kolay değil. O nedenle sizlere tavsiyem bu kitapları okurken yanınızda anında youtube'a ulaşabileceğiniz bir mobil telefon veya tablet bulundurmanız. Böylece hikayesi anlatılan şarkıcı ve şarkıyı, kitabı bitirmeyi beklemeden dinleme ve her dönemin Caz ve Blues stillerinin nasıl değişip şekillendiğini daha rahat ayırt etme fırsatınız olacaktır.
Bu rotayı takip ederek seyahat eden ve anılarını , görüşlerini kitap haline getirenlere ait bir Türkçe çeviriye ulaşamadım maalesef. Amazon.com'dan yaptığım araştırma ile bulduğum iki kitap da tam istediğim bilgileri içeriyordu. Özellikle Richard Knight'ın yazdığı "Blues Highway , New Orleans to Chicago" tam bir müzik gezi rehberi . Route-61 rotasına sadık kalınarak belirlenen şehirler , bu şehirlerdeki çeşitli bütçelere uygun alternatif konaklama ve yemek mekanları , canlı caz ve blues dinlenebilecek kulüp ve barlar , blues tarihi açısından görülmesi gereken yerler. Açıkçası böyle bir gezi için harika bir kılavuz. Tek handikabı 2003'den sonra yeni basımının yapılmamış olması ve dolayısıyla güncelleme konusunda eksikliği. O dönemde bahsi geçen mekanların çoğunun kapanmış olma olasılığı yüksek. Bakalım , göreceğiz artık kaçı hala ayakta.
Diğer ingilizce kitabım " Highway 61 , Crossroads on the Blues Highway " ise biraz daha yol hikayesi. Yazar Derek Bright bir ingiliz araştırmacı ve aynı zamanda bir blues müzisyeni. Kendi deyimiyle bu yolun seyyahlarına ışık tutmak için gördüklerini , yaşadıklarını paylaşıyor kitapta.
Tüm kültürel yaratımlar gibi Caz ve Blues'un da doğduğu , geliştiği,değiştiği topraklardaki tarihi ve sosyolojik olaylardan bağımsız bir süreç geçirdiğini düşünemeyiz. Özellikle Blues tarihinin Amerika'nın güneyindeki büyük plantasyonlarda pamuk toplayan Afrikalı kölelerin, çalışırken söyledikleri ve "worksong" ile başladığını bilirsek, o döneme dair Amerikan tarihini de gözden geçirmek anlamlı olacaktır. Bu nedenle müzik ve gezi yazılarının yanı sıra, çok fazla detaylı tahlillere girmeden okunacak Amerikan tarihi , gezilecek şehirlerdeki algımızı daha açık tutacaktır diye düşünüyorum. Zira Amerika denince akla gelen en önemli tarihsel başlıklardan biri olan Kuzey-Güney savaşları bu bölgede gerçekleşti ve siyasi sonuçları kadar Amerikanın sosyal, kültürel yaşamında da çok önemli değişikliklere neden oldu. Ben de o dönem hakkında Holywood filmlerinin sunduklarından öte bir bilgim olmadığını farkettim ve Amerikan Kültür Merkezi'nden yıllar önce aldığım aşağıdaki kitabı okudum. Ortaokul tarih kitaplarındaki "resmi tarih" şablonunda kaleme alınmış olsa da bilmediğim birçok ayrıntıyı öğrendim. Ama gerçek bir Amerikan tarihi bilgilenmesi için bu kitapla yetinmek hata olur bence.
Bu yolculuk boyunca kuşkusuz internet en çok başvuracağımız kaynaklardan biri olacak . Güncel rezervasyon, navigasyon , hava durumu gibi konularda en elzem bilgilere internet sayesinde erişebileceğiz. Bu genel bilgilendirmelerin yanı sıra yüzlerce sitede bu rota üzerinde gezen seyyahların paylaştıkları tecrübelere , yorumlara ulaşmamızı sağlayacak bu sanal dünya kılavuzu. Önceden belirlediğim bloglar not edildi. Onların içerisinde bir web sitesi var ki sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Malum Mississippi Blues'un ana vatanı. Mississippi Blues Vakfı tarafından hazırlanan bu web sitesi de eyalet içerisinde Blues ile ilgili görülmesi gereken tüm merkezleri listeleyip her biri hakkında detaylı bilgiler vermiş. Nerede ne görmeliyiz sorularına çok kolay yanıtlar bulacağız bu sitede. Özellikle "Blues Trial" başlığı altında kayboluyor insan, tavsiye ederim bir ara göz atın.
The Mississippi Blues Trial
Tüm yukarıda bahsettiğim yazılı ve görsel kaynaklardan edindiğim bilgiler çok önemli. Ama bir yıl boyunca öğrencisi olduğum doremusic Akademi 'den hocalarım Murat Opus ve Ozan Boyraz ile yaptığım sohbetlerden bahsetmezsem sanırım bu hazırlık dönemi yazısı eksik kalır. Kendilerine bu gezi fikrimden ilk bahsettiğim günden itibaren beni sadece yüreklendirmekle kalmadılar hem müzik hem de Caz ve Blues üzerine engin bilgilerini bana aktararak bu müziğe olan ilgime bir rota çizdiler. Umarım dönüşte ben de kendi gözlemlerimi onlarla paylaşırım ve daha derinlemesine Caz ve Blues üzerine konuşmaya devam ederiz.
Şimdi yolculuk zamanı . Bir sonraki yazımda sanırım serüven başlamış olacak ve ben sizlere artık kendi yaşadıklarımı aktarmaya çalışacağım.
Bu akşam ikinci yazımı tamamlarken arka fonda çalan Charlie Haden Quartet 'in "Always Say Goodbye" parçasıyla iyi geceler diyorum sizlere. Arkanıza yaslanın, gözünüzü kapayın ve bırakın kendinizi müziğe.
Sevgiyle kalın , müzikle kalın...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil